Avukat Oğulcan Dinçer, zelzele sonrası yargı sürecini anlattı

Kahramanmaraş merkezli ve 11 ili etkileyen zelzelelerin akabinde sorumlular hakkında soruşturma başlatılırken Avukat Oğulcan Dinçer, “İlerleyen vakitlerde müteahhitler, kontrol firması ve belediyeler hakkında yargılama süreci başlayacaktır” dedi.

Kahramanmaraş Pazarcık ve Elbistan merkezli olmak üzere 6 Şubat günü 7,7 ile 7,6 şiddetinde gerçekleşen sarsıntılar Türkiye’de büyük yıkıma yol açtı. Kentlerde sarsıntının yaraları sarılmaya çalışılırken, yıkılan binalarla ilgili soruşturmalar devam ediyor. Avukat Oğulcan Dinçer ise felaketin tüzel boyutu hakkında İhlas Haber Ajansı muhabirine açıklamalarda bulundu.

“Kamuoyunda yıkılan binaların sorumlusunun kim olduğu merak ediliyor”

Kamuoyunda yıkılan ve yıkılmaya yüz tutmuş yapılardaki ortaya çıkan görüntünün kime ilişkin olduğunu sorguladığını söz eden Avukat Oğulcan Dinçer, “Depremin yapmış olduğu tahribat ve acımız çok büyük. Kamuoyunda haklı olarak merak edilen konulardan biri de yıkılan ve yıkılmaya yüz tutmuş yapılardaki, binalardaki ortaya çıkan sonucun sorumluluğunun kime ilişkin olduğudur. Mevzuyu ceza hukuku boyutunda ele aldığımızda, ceza sorumluluğunun doğabilmesi için, kast yahut taksir derecesinde sübjektif sorumluluğun fail bakımından oluşması, suça husus fiilden sorumlu tutulanların tespit edilmesi gerekmektedir. Zelzele bölgesinde yıkılan ya da yıkılmaya yüz tutmuş binalardaki sorumluların belirlenebilmesi için öncelikle; yapı mevzuata uygun formda yapılsaydı, sarsıntıda yıkılmayacağının kesin olarak belirlenmesi gerekirdi. Bu belirleme sayesinde, hareket ve sonuç ortasında nedensellik bağı kurulmuş olacak, objektif olarak isnadiyet sağlanacaktı” diye konuştu.

“İlerleyen vakitlerde müteahhitler, kontrol firması ve belediyeler hakkında yargılama süreci başlayacaktır”

Deprem bölgesinde yıkılan binaların sorumluları hakkında bir yargılama sürecinin başlayacağını belirten Avukat Dinçer, “İlerleyen süreçte gerçekleşecek olan ceza yargılamalarında ise mahkemeler, müteahhittin yahut inşaat şirketlerinin, arsa sahibinin, kontrol firmasının ve belediyelerin sorumluluğu hakkında bir yargılama süreci yürütecek. Bu yargılamalarda kimin ne kadar kusuru ve sorumluluğu olduğu ise her bir olayın kendi özelliklerine nazaran başka farklı değerlendirilecektir” tabirlerine yer verdi.

“Böyle bir felakete sebep olabileceği öngörülebilirdi”

Deprem bölgesinde ki yapıların durumu hakkında konuşan Avukat Dinçer, yanılgılı ve hileli inşaat faaliyetlerinin mümkün kast durumunu ortaya çıkarttığını belirterek, “Yaşanan felaketteki yıkım incelendiğinde, yapılarda istenmeyen bir sonuçtan bahsedilmeyeceği, istenmeyen sonuç ögesinin çok ötesine geçilerek ve şuurlu taksir ögelerinin aşıldığı çok açıktır. Bu haldeki inşaatların projelendirme, materyal seçimi, gereç kullanımı ve yapılaşma bakımından bir bütün olarak bu türlü bir felakete ve sonucu ölümlere sebep olabileceği bizce öngörülebilirdir. Bir öngörü olmasına karşın yanılgılı ve hileli inşaat faaliyetlerin devam etmesi, gerçekleşen yıkımdan muhtemel kast ile sorumluluğun doğacağına işaret etmektedir. 5237 sayılı TCK’nın 21. hususu uyarınca kast, cürmün yasal tarifindeki ögelerin bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesidir. Failin, yapmakla yükümlü olduğu davranışı yapmadığında vefat sonucunun meydana geleceğini biliyor olması ve buna karşın yükümlü olduğu davranışı yapmaması kasıt için kafidir. Failin mevt sonucunun gerçekleşmesini istemesi gerekmez” formunda konuştu.

“Failler vefatına sebebiyet verdikleri her kişi için başka ayrı cezalandırılacaklardır”

Sorumlu şahısların alabilecekleri cezalara hakkında da konuşan Dinçer, “Değerlendirme ve akademik çalışmalar sonucunda faillerinin aksiyonlarının, 5237 sayılı Türk Ceza Yasası’nın 81. Hususu çerçevesinde taammüden öldürme ile 83. Hususu kapsamında ihmali davranışla taammüden öldürme kabahatine beden verdiği noktasındadır. TCK 83. Hususu muhakkak bir yükümlülüğün ihmali ile mevte neden olan kişi hakkında temel ceza olarak, ağırlaştırılmış müebbet mahpus cezası yerine 20 yıldan 25 yıla kadar, müebbet mahpus cezası yerine 15 yıldan 20 yıla kadar, öteki hallerde ise 10 yıldan 15 yıla kadar mahpus cezasına karar olunabileceği istikametindedir. Failler vefatına sebebiyet verdikleri her müteveffa için başka farklı sorumlu tutulacak ve cezalandırılacaktır. Kelam konusu fillerin nitelendirmesi taksir, şuurlu taksir olarak yapıldığında bu durum kelam konusu olmayacaktır” sözlerini kullandı.

Türk Ceza Kanunu unsurunu hatırlatan Dinçer, “Failler TCK 85/2 Unsuru çerçevesinde ’Fiil, birden fazla insanın vefatına ya da bir yahut birden fazla kişinin vefatı ile birlikte bir yahut birden fazla kişinin yaralanmasına neden olmuş ise, kişi 2 yıldan 15 yıla kadar mahpus cezası ile cezalandırılır’ kararı mucibince bu mevzuda sorumluluğu olan şahıslar tek bir ceza alacaklardır” kelamlarını kullandı.