Bakan Soylu: “Kimse devleti hafife almasın, milletin hisleriyle oynayanlara hesabını sorarız”

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, “Bir afeti dünyanın en büyük afetlerinden birisi olarak yaşadık. Bir afeti de maalesef en üstten en alta kadar hafızasını, hissini kaybetmiş, insanlığını kaybetmiş insanlığa karşı nankör olanlar sebebiyle toplumsal medyada yaşıyoruz. Kimse devleti hafife almasın. Çok net söylüyorum. Milletin bugün hisleri ile oynayanlara karşı hesabını en net biçimde sorarız” dedi.

Kahramanmaraş Vilayet Emniyet Müdürlüğü binasında oluşturulan Vilayet Afet Kriz Merkezinde açıklamalarda bulunan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Kahramanmaraş’ın 1124 yılında yeniden emsal bir büyük zelzeleye maruz kalarak o devirde 40 bin kişinin bu zelzelede hayatını kaybettiğini hatırlattı. Bakan Soylu, “Maalesef yerkürenin en büyük sarsıntılarından birisini daima birlikte yaşıyoruz. Devletimiz ayakta. Milletimiz bütün ögeleri ile birlikte yardım içinde dayanışma içinde. Aziz milletimiz bütün karakterine uygun seferber. Dünya da bu bahiste elinden geleni ortaya koymaya çalışıyor. Bu türlü bir tablo içerisinde 24 saat insanların gözüne uyku girmiyor. Kimisi enkaz başında, kimisi sanki kime ne yetiştirebilirim kimin sıkıntısına derman olabilirim eforu içerisinde. Kimisi hekim sanki kimin bir hastalığı varsa kimin bir tedavisi varsa onunla ilgileniyor. Gecenin bir yarısında gördüğümüz elektrikçiler bir taraftan bir tarafa koşturuyorlar. Arama kurtarmacıların gözleri kan çanağına dönmüş durumda. Kimle karşılaşırsak hangi yabancı buraya gelirse karşılaştıkları görüntüyü anlatmakta bile zorluk çekiyorlar. Fakat bunan karşın zelzele öncesinde yaşadığımız bir hadise tıpkı halde ülkemizde devam ediyor. Bu dezenformasyon bu palavra ve bu ülke beşerinin birliğini beraberliğini engellemeye çalışan ve daima olarak olmayanları varmış üzere gösteren bir hastalıkla hem de en sıkıntı devrimizde karşı karşıyayız” dedi.

“Hesabını en net halde sorarız”

Sosyal medyadan izlediği bir görüntüden bahseden Bakan Soylu, “Biraz evvel bir görüntü seyrettim ve seyrettiğim görüntüde okumuş yazmış, büyük kentlerde yaşadığı çok muhakkak olan, görüntüyü çekiyor, insan üzere de konuşuyor. Bir Afganlı’nın çıkan cesetlerin elini kestiğini ve altınlarını aldığını söylüyor. Biraz evvel Adıyaman’da gözaltına alındı. Yahut ‘Hatay’ın Samandağ ilçesine teröristler geldi orada hareket yapacaklar’ diye palavra söyleyenler yeniden bir çadır kamyonun önünü kesen, ‘Çadır kamyonunu şuraya getir’ diye söyleyen birisi ve ondan sonra ‘Benim dilek ettiğim bana talimat verilen yere götüreceğim’ diyerek kendi misyonunu tamamlamak üzere ayrıldıktan sonra bütün Türkiye’de hırsızlığın yağmanın, her şeyin, güvensizliğin olduğuna dair anlayışı yaygınlaştırmaya çalışan, zehirli ve bu ülkenin insanına yakışmayan bir lisanla toplumsal medyada karşı karşıyayız. Bir afeti dünyanın en büyük afetlerinden birisi olarak yaşadık. Bir afeti de maalesef en üstten en alta kadar hafızasını, hissini kaybetmiş, insanlığını kaybetmiş insanlığa karşı nankör olanlar sebebiyle toplumsal medyada yaşıyoruz. Kimse devleti hafife almasın. Çok net söylüyorum. Milletin bugün hisleri ile oynayanlara karşı hesabını en net formda sorarız. Hukukla birlikte de sorarız. Yani burada bu insanların hislerini istismar etmenin burada bu insanların şuanda yaşadığı zorluğa başka bir zorluk getirmenin ne manası var. Bu ne ayıptır, hangi örfümüzde hangi karakterimizde bu türlü bir şey kelam mevzusudur. Burada Türkiye’nin 4 bir yanından beşerler canhıraş uğraş ediyorlar. Neymiş Avusturyalı bir arama kurtarma kümesi kendilerine şiddet uygulanıyor diye arama kurtarmayı bırakmış. Bu kadar palavra ve buna benzeri palavra ve dez enformasyonları nereden ne biçimde buluyorlar” diye konuştu.

“Bu kadar iftira atılır mı, bu kadar insanları birbirine kışkırtmak için bu toplumsal medyanın zehri kullanılır mı?”

6-11 Şubat tarihlerin ortasında 9 suça yönelik (Evden hırsızlık, iş yerinden hırsızlık, kapkaç, motosiklet hırsızlığı, oto hırsızlığı, otodan hırsızlık, yankesicilik ve yağma) jandarma ve polis bölgesinde 416 olay meydana geldiğini hatırlatan Bakan Süleyman Soylu, “Yani sarsıntının birinci gününden itibaren. Dönelim 1-6 Şubat ortasında ise toplam 586 olay meydana gelmiş. Bu millet ne yapıyor daha fazla cürmü arttırmak için bir sarsıntının yahut afetin oluşmasını mı bekliyor. Bu kadar iftira atılır mı? Bu kadar insanları birbirine kışkırtmak için bu toplumsal medyanın zehri kullanılır mı? Ayıp değil mi? Ülkemizin en güç vaktinde bütün dünyanın vakitlerin en büyük sarsıntısı olarak değerlendirdiği vakit dilimi içerisinde elime fırsat geçirdim ben bunu hem ülkenin birlik ve beraberliğini ortadan kaldırabilmek sanki siyaseten bundan bir sonuç alabilir miyim? Canı çıksın siyasetin. Şu işi daima birlikte milletimize gerçekten hizmetkar olabilecek halde bir vesileyle bu yaralarımızı saracak biçimde bitirelim ondan sonra istediğinizi söyleyin, ortaya koyun, koyuyorsunuz da” biçiminde konuştu.

“10 vilayette toplam 131 bin güvenlik işçimiz var”

Bakan Süleyman Soylu, 10 vilayette misyon yapan güvenlik çalışanı sayılarını da paylaşarak “Yine bütün bunlarla birlikte şurada toplam 10 vilayette destekler ile birlikte toplam 70 bini aşkın polis memurumuz var, toplam 60 bini aşkın jandarma görevlimiz var. Toplam 130 bin, bin de kıyı güvenlik işçimiz var 131 bin. Normali bunun yarısından daha az. Burada hem güvenliği tesis eden hem vatandaşın hizmetinde olan köylere kadar giden 79 helikopterle birlikte daima hasta ve lojistik taşıması yapan ulaşılamayan köylere inen bir uğraş ortaya konuluyor. Maalesef bunu körükleyenler aziz milletimizin en çok takviyeye gereksinimi olduğu vakit da köstek olmayı çalışanları görüyoruz ve yaşıyoruz. Hiçbir hata cezasız kalmaz. Yaklaşık 230 kişi şuana kadar gözaltına alındı, bahsettiğim olaylarla ilgili. 20’nin üzerinde tutuklama kelam konusu ve her olayla ilgili de arkadaşlarımız hem enkaz alanlarının güvenliğini alıyor hem çadır alanlarının hem lojistik depolarının güvenliğini alıyor hem yolların ve trafiğin açılması için bütün uğraşı ortaya koyuyor. Yani bütün Türkiye buraya bir yardım seferberliği içerisinde” sözlerini kullandı.

“Yüreği kara, zihni kara, beşerler var”

Burada bir ayakkabı mağazasının 5 günü camının kırık halde durduğunu ve kimsenin o mağazadan bir ayakkabı almadan önünden geçip gittiğine dikkat çeken Bakan Soylu, şunları söyledi:

“Bu milletin hem kıymetleri ile oynamayı hem sıkıntı vaktinde oynamayı hangi ahlakla hangi karakterlikle hangi insanlığa hangi medeniyetle bir arada karşılaştırabilirsiniz ? Elbette bir grup beşerler dezenformasyon yapmış olabilirler. Daima bir arada kenetlenmek zorundayız. ‘Durun bakalım ne yapıyorsunuz?’ demek lazım. Herkesin sesinin çıkması lazım. Hala Suriyeliler’den bir nasıl dezenformasyon ve palavra yanlış bulabilirim. Sanki Afganlardan nasıl bir palavra yanlış oluşturabilirim. Yapılan hizmetlerle ilgili nasıl bir dezenformasyon oluşturabilirim diye anlayış kelam konusu bu tahammül edilebilir bir şey değildir. Bugün tekrar bir siyasi partinin genel lideri Hataylılara ileti veriyor diyor ki ‘Hataylılar benim ne dediğimi uygun anlar’ Ne anlayacaklar, anlayacakları da şu edep ediyorum bu devirde bütün işimizi gücümüzü bırakıp bunlarla ilgili konuştuğumuz için aziz milletimiz beni bağışlasın. Sahiden burada canhıraş bir çaba ortaya koyuyoruz. Bunu anlattığım için edep ediyorum. Neymiş ‘Hatay’da yabancılara konut ve mülk satışına dikkat edilsin. Bunun açtığı belaları hepimiz biliyoruz. 1980 yılında bu ülkede Hatay’da mülk satışı yasaklanmıştır yabancılara birebir vakitte Bakanlar Kurulu’nun 2011 yılında aldığı karar çerçevesinde Hazine topraklarından de zımnilik kararıyla birlikte bu tip mülk satışları yasaklanmıştır. Artık tıpkı noktada bir iki vilayet daha var. Sanki buradan bir yara kanatabilir miyim, sanki buradan bir istismar ortaya koyabilir miyim, sanki bu periyotta herkes işinin başındayken ben bir yol alıp insanların hislerini rencide edip onun üzerinden bir sonuç alabilir miyim kaygısında olan ucuz beşerler var. Çok net söylüyorum: Bunlar maalesef siyasetçi olmuşlar ve biz bir devir de bunlarla birlikte siyaset yaptık. Yüreği kara, zihni kara, beşerler var. Lakin ne vakit insanları tanıyorsunuz bir imtihanda, imtihanda tanıyorsunuz. En büyük insanlık imtihanında. İnsanlarımıza sormak istiyorum; Hatay’daki mülk satışının şu anki zelzeleyle alakası nedir? Hatay’ın bir kısmı yıkıldı, 3’te biri 4’te biri, 5’te biri yıkıldı. Bugün bir mülk satışı değerlendirmesi var da bununla ilgili bedellendiriliyor, bununla birlikte paylaşılıyor.”

“Bırakın işimizi yapalım”

Ölü sayıları ilgili de yapılan dezenformasyona dikkat çeken Bakan Soylu, “Ölü sayıları daha fazlaymış. Beşerler kendi kendilerine ölüleri defnediyormuş da biz meyyit sayılarını saklıyormuşuz. Ayıptır, günahtır yazıktır ya. Neyi nasıl saklayacaksınız? İnsanların hangi gün öldüğü muhakkak değil mi? Türkiye’nin her tarafından buraya savcılar görevlendirilmiş, İsimli Tıp vazifelileri görevlendirilmiş, hekimler görevlendirilmiş. Tek tek takip ediyoruz. Köyde toprağa verilenler de muhtarın aldığı tutanakla elimizde. Neyi saklayacağız, neyi gizleyeceğiz. Bu palavralar bu devleti prestijsiz hale getirebilmek bir oburu devletimize karşı isyan edin diye kelamlar ortaya koyulmaya çalışılıyor. Bu büyük bir akıl tutulmasıdır. Bunlar gerçek işler değildir. Bırakın biz işimize bakalım. Ha işimize bakmamıza müsaade etmiyorsunuz, biz de harika halin altını çizerek söylüyorum hukukumuzun ve kurallarımızın bütün gereğini yerine getiririz. Bu istismarcılara bu yalancılara ve bu milletin güç gününde onlara bu ızdırabı yaşatanlara karşı bunu net olarak söylemek istiyoruz” dedi.