Beyin ölümü beynin tüm işlevlerini geri dönüşü mümkün olmayan şekilde kaybetmesi sonucu meydana gelir. Komadan en büyük farkı ise geri dönüşünün imkansız şekilde olmasıdır. Yazımızda beyin ölümü gerçekleşen bir kişinin ruhu çıkmış oluyor mu? Gibi benzer soruların cevaplarını kaleme aldık.
İlginizi çekebilir: Vajinal kaşıntıya yoğurt iyi gelir mi?
İçindekiler
ToggleBeyin ölümü, solunum, kalp hızı ve kan basıncının yanı sıra hareket ve işitmeyi kontrol etmekten sorumlu bölge olan beyin sapı da dahil olmak üzere tüm beyin fonksiyonlarının geri dönüşü olmayan şekilde kaybıdır. Bu, beyin ölümü gerçekleşen bir kişinin tek başına nefes alma veya uyaranlara yanıt verme gibi hayati vücut işlevlerini sürdürme yeteneğinin olmadığı anlamına gelir.
Kafa travması, felç veya beyin kanaması gibi bazı durumlar, bir veya daha fazla doktor tarafından, örneğin bir nörolog veya beyin cerrahı tarafından, beyin hasarını değerlendirerek fonksiyonlarının tamamen yok olduğunun doğrulanması gerekir.
Beyin ölümü gerçekleşen kişinin hayati fonksiyonları hastane ortamında cihazlar yardımı ile sürdürülebilmekte ancak iyileşme şansı olmadığı için kişi yasal ve klinik olarak ölü kabul edilmektedir. Aile bireyleri için zor ve hassas bir durum olmasına rağmen bu dönemde mümkünse organ bağışı yapılabilmektedir.
Beyin ölümü, beyne giden kan veya oksijen beslemesi kesildiğinde meydana gelebilir. Beyin ölümünün nedenleri şu şekildedir:
Beyin ölümü tanısı iki farklı doktor tarafından beyin ölümüne dair belirtiler gözlemlenerek ve iki farklı günde yapılması gereken testler ile konulmalıdır. Bu teşhisler genel olarak şu şekildedir:
Koma beyin ölümüne kadar ilerleyebilse de, bunlar genellikle çok farklı aşamalardır ve kişinin iyileşmesini farklı şekilde etkiler. Beyin ölümünde beyin fonksiyonlarında kalıcı bir kayıp vardır ve bu nedenle iyileşme mümkün değildir. Koma ise hastanın elektroensefalogramda tespit edilebilen bir miktar beyin aktivitesini sürdürdüğü ve iyileşme umudunun olduğu bir durumdur.
Beyin ölümünün geri dönüşü yoktur. Çünkü beyin geri dönüşü olmayan bir hasara uğramıştır. Bu, beynin artık çalışmadığı ve tekrar çalışma ihtimalinin olmadığı anlamına gelir. Ancak beyin artık aktif olmasa da böbrekler, karaciğer veya kalp gibi diğer organlar yine de kısa bir süreliğine fonksiyonlarını sürdürürken kişi hastanede makineler tarafından canlı tutulur.
Doktorlar beyin ölümünü doğruladığında, bu kişinin zaten öldüğü anlamına gelir. Lakin yalnızca cihazlar kapatıldığında kişinin gerçekten öldüğü söylenir. Bu durumda kişinin hayatta kalma şansı olmadığı için cihazların kapatılması ötenazi sayılmaz.
Beyin ölümü gerçekleşse de bazı organlar bir müddet aktivitesini devam ettirmektedir. Kalpte ortalama olarak 48 saat içerisinde durmaktadır.
Beyin ölümü gerçekleşen kişide herhangi bir geri dönüş söz konusu olmadığından söz etmiştik. Beyin ölümü gerçekleşen kişinin zaten herhangi bir fonksiyonu kalmamış ve makinelerle canlı tutulması söz konusudur. Yani kişi zaten makinesiz ölüdür. Fiş kişinin beyin ölümü gerçekleştiği doğrulandıktan sonra çekilebilir ve bu ötenazi sayılmamaktadır.
Kişinin beyin ölümü en az 2 doktor tarafından onaylanmış ise kişinin hayatta kalması sadece makineler ile olmaktadır. Dolayısıyla kişinin fişten çekilip makinelerden ayrılması durumunda kişinin öldüğü bilgisi verilir. Yani beyin ölümü gerçekleşen hasta artık ölmüştür.
Bilinenlere göre ruh vücuda beyin aracılığı ile hükmeder. Beyin ölümü gerçekleştiğinde artık beyinin herhangi bir fonksiyonu kalmamış demektir. Dolayısıyla beyin ölümü gerçekleşen bir kişinin ruhu çıkmış oluyor.
Beyin ölümü gerçekleşmiş kişi ölmüş sayılmaktadır. Dolayısıyla sizi duyup duymadığı hakkında net bir bilgi bulunmamaktadır.
Bu gönderi için yorumlar kapalı.