Bir kişinin bıçaklanarak öldürülmesiyle ilgili davada 4 sanık birinci savunmalarını yaptı

Eskişehir’de Melih Kestel’in göğsünden bıçaklanarak öldürülmesiyle ilgili 4 sanığın yargılandığı davada birinci savunmasını yapan katil zanlısı Hacı Mustafa B., “Kendimi muhafaza korkusuyla bıçağı rastgele savurdum. Maktule bıçağın değdiğini fark etmedim bile” dedi.

Apart daire kiralama işiyle uğraşan Melih Kestel (31), geçen yıl Ağustos ayında gece 01.30 sıralarında Bahçelievler Mahallesi Seylap Caddesi üzerinde çıkan hengamede bıçaklanarak hayatını kaybetmişti. Vilayet Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şubesi Gasp ve Cinayet Ofis Amirliği gruplarının cinayetle ilgili başlattığı çalışma sonucunda, olaya karıştıkları tespit edilen 4 kişi saklandıkları meskenlerde kabahat aleti bıçakla birlikte yakalanarak gözaltına alındı. Şüpheliler Hacı Mustafa B., Gül Hanım T., Emre D. ve Mert G. çıkarıldıkları sulh ceza hâkimliğince tutuklanarak cezaevine gönderilmişti.

‘Tasarlayarak iştirak halinde taammüden öldürme’ kabahatinden cezalandırılmaları istendi

Olayla ilgili Eskişehir Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturmanın tamamlanmasının akabinde hazırlanan iddianamede, sanıklar Hacı Mustafa B., Gül Hanım T., Emre D. ve Mert G.’nin ‘tasarlayarak iştirak halinde taammüden öldürme’ hatasından cezalandırılması talep edildi. İddianame 3. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edildi.

İlk celse görüldü

Eskişehir 3. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davanın birinci celsesinde tutuklu sanıklar Hacı Mustafa B., Gül Hanım T., Emre D. ve Mert G. duruşma salonunda hazır edildi. Duruşmaya maktulün yakınları ile taraf avukatları katıldı. Sanıkların mahkemedeki birinci savunmalarının akabinde duruşmaya çağrılan şahitlerin tabirleri dinlendi.

“3 genç beni dövdü, maktul tartışmayı ayırdı”

Savunmasında suçlamayı reddederek maktulün bıçaklandığını görmediğini söyleyen sanık Gül Hanım T., “Eskortluk yaparak geçimimi sağlıyorum. Olay tarihinde ben evimdeydim. Sanıklar Mert ve Emre benim konutumda misafirimdiler. Daha sonra Mustafa da geldi. Gecenin ilerleyen saatlerinde öbür sanıklardan ayrıldıktan sonra ben müşterinin yanına gitmek için aparta gerçek gittim. Apartın odasına çıktığımda odadaki 3 tane genç ile ortamızda tartışma yaşandı. Bu 3 genç beni dövdü ve içlerinden biri maktulü aradı. Bir mühlet sonra maktul de bizim odamıza geldi. Benim bu gençlerle aramdaki tartışma devam ediyordu. Maktul tartışmayı ayırdı. Bu sırada ben bu gençlerin beni dövmesi sebebiyle polisi aramıştım. Onlar benim polisi çağırdığımı anlayınca odadan çıkıp kaçmaya başladılar. Olaydan ötürü benim sonlarım bozulmuştu, alkollüydüm, ağlıyordum. Maktul kendime gelebilmem için bana tokat attı. Sonra ikimiz apartın odasından çıktık. Ben sanık Hacı Mustafa’yı telefonla aradım. Gençlerle ortamızda bir tartışma çıktığını ve gelip beni almasını söyledim. Biz maktulle sokakta yürürken öteki sanıkların içinde bulunmuş olduğu araç geldi. Hacı Mustafa, araçtan iner inmez maktule saldırdı. Yalnızca Hacı Mustafa’nın maktulün üzerine atladığını gördüm, elinde bıçak görmedim. Sanık Emre ve Mert’in araçtan indiklerini görmedim. Ben araca bindim, bir müddet sonra maktul koşarak oradan ayrıldı. Şoktaydım, daha sonra araçla hepimiz oradan ayrıldık. Bir mühlet sonra ben araçtan indim, konutuma gittim. Maktulün ölmesiyle benim rastgele bir ilgim yoktur. Ben hatasızım. Emre ve Mert’in bu olayda rastgele bir cürmü yoktur” dedi.

“Bıçak tişörtümün içinde kalmıştı”

Olayda kullanılan bıçağı sanıklardan Emre D.’nin kendisine verdiğini aktaran Sanık Mert G., “Akşam saatlerinde ben sanık Gül’ün meskenine gittim. Meskene vardığımda sanık Hacı Mustafa ve sanık Emre oradaydı. Benim getirdiğim alkolü birlikte içtik. Konuttan ayrılmak istedim, onlar da biz de aslında çıkacağız seni geçerken meskenine bırakırız diye söyleyince daima birlikte meskenden çıktık. Konuttan çıktıktan sonra sanık Emre’nin aracına bindik. Bir mühlet sonra Emre kendi kız arkadaşını yolda karşıdan karşıya geçerken görünce aracı bize bıraktı ve kendisi araçtan inerek ayrıldı. Beni daha sonra alırsınız dedi, sonra aracı Hacı Mustafa kullanmaya başladı. Aracı durdurduk. Sanık Gül araçtan indi. Gül yanımızdan ayrıldıktan kısa bir mühlet sonra Emre gelip araca bindi. Çok kısa bir müddet sonra Hacı Mustafa’nın telefonu çaldı. Arayan Gül’dü. Polisi aradım gel diye söyledi. Biz araçla Gül’ün bulunduğu yere gittik. Hacı Mustafa araçtan indi. Hacı Mustafa geriye yanlışsız yürümeye başladı. Ben ne olduğunu anlayamadım. Yalnızca bir kişinin koşarak o civardan ayrıldığını gördüm. Çok kısa bir müddet sonra sanık Gül ve Hacı Mustafa araca bindiler. Biz oradan ayrılırken Hacı Mustafa aracın konsol tarafına bir bıçak koydu. Ben araçtan inmek istedim. Onlarla araç içerisinde bu biçimde bulunmaktan ve bir yerlere gidip gelmek beni rahatsız etti. Beni araçtan indirdiler. Ben yürürken ardımdan Emre geldi, elinde bıçak vardı. Bana ‘bu bıçağı al’ dedi. Ben de almayacağımı söyledim. Emre, ‘hiçbir şey olmadı, merak etme, huzursuz olma, bıçak sende kalsın’ dedi. Ben kabul etmedim lakin Emre bu bıçağın bende kalmasını ısrarla söyleyince ve bıçağı üzerime atınca ben tişörtümü açmak zorunda kaldım, bıçak tişörtümün içinde kaldı. Bıçağın bende kalmasından ötürü huzursuz oldum. Ben bu bıçağı attım ve konuta gittim” dedi.

“Hacı Mustafa bıçağı vites koluna gerçek atmıştı, endişelenmiştim”

Olay sırasında aracın art tarafında olduğunu ve bıçaklamayı görmediğini kaydeden Sanık Emre D., “Olay tarihinde ben ve Hacı Mustafa birlikte başka sanık Gül’ün konutundaydık. Yaklaşık 1 saat kadar oturduk. Gül ve Hacı Mustafa alkol aldılar. Bir mühlet sonra Mert geldi, alkol de getirmişti. Mert sarhoş olmuştu. Ben konuttan ayrılmak istedim. Mert’in sarhoş olması sebebiyle onu meskenine bırakabileceğimi söyledim. Gül ve Hacı Mustafa da bizimle birlikte kalktılar. Birlikte benim otomobile bindik. Ben kız arkadaşımı o civarda görünce otomobilden indim. Aracı Hacı Mustafa kullandı. Daha sonra bulunduğum yere gelip beni aldılar. Hacı Mustafa aracı kullanmaya devam etti. Bir sokağa girdiğimizde 3 kişinin kaçtığını gördüm. Daha sonra geleceğimiz yerde Hacı Mustafa aracı durdurup indi. Mert araçtan inmedi. Ben de başlangıçta araçtaydım. Maktulü ben daha evvel hiç görmemiştim. 3 kişinin kaçıştığını görünce ben maktulü başlangıçta polis zannettim. Maktul ve Gül’ü konuşurken gördüm. Hacı Mustafa onların yanına gitti. Maktulle Hacı Mustafa ortasında bir itişme oldu. Ben araçtan iner inmez maktulün koşarak ayrılması birebir anda oldu. Araca bindikten sonra Hacı Mustafa’nın elinde bıçak fark ettim. Hacı Mustafa bu bıçağı vites koluna yanlışsız attı. Ben endişelenmiştim. Sorduğumda, o bir şey olmadığını söyledi. Ben bıçakla ilgili bir olumsuzluk varsa, Hacı Mustafa’nın parmak izleri kaybolmasın diye bu bıçağı Mert’e vermeyi düşündüm. Kendim de olay yerine geri dönüp bir olumsuzluk var mı görmek istedim. Mert bıçağı almak istemedi. Ben de bir şey olmaz diye söyleyince Mert tişörtüyle bıçağı tutarak benim yanımdan ayrılıp gitti. Suçlamaları kabul etmiyorum” tabirlerini kullandı.

“Bıçağın değdiğini fark etmedim bile”

Kavga esnasında kendisini korumak için rastgele bıçak salladığını söyleyen sanık Hacı Mustafa B. “Olay tarihinde ben çok alkollüydüm. Emre’nin otomobiline bindik. Emre arkadaşını görüp araçtan indi. Emre’ye onu bekleyeceğimiz yeri tanım ettim. Gül konutundan köpeğini alıp geleceğini söyleyerek araçtan indi. Daha sonra Emre geldi. Sanık Gül’den bana telefon geldiğini hatırlamıyorum. Araçtan indiğimi hatırlıyorum. Gül’ün yanında bir adam vardı. Ben daha evvelce maktulü tanımıyordum. Maktul ve Gül ortasında bir tartışma geçtiğini fark ettim. Ne olduğunu anlayabilmek için aslında onların yanına gittim. Gül’ü çabucak kendi gerime aldım. Bu sırada maktul burada söylemek istemediğim sözlerle bana hakaret etti. Bu sırada Mert ve Emre araç içerisindeydi. Maktul bana küfrettikten sonra yüzüme tükürdü. Gül, maktule kendisini kastederek ‘vuracaksan beni vur’ dedi. Önceye dayalı bir husumetlerinin olabileceğini düşündüm. Maktul elini beline atınca ben silah yahut bıçak çıkartacağından kaygı ettim. Üzerimdeki bıçağı çıkarttım. Kendimi müdafaa telaşıyla bıçağı rastgele savurdum. Maktul, ‘bekleyin görüşeceğiz’ usulünde bir cümle sarf etti. Ben maktule bıçağın değdiğini fark etmedim bile. Sonra birlikte otomobille olay yerinden ayrıldık. Bıçağın Mert’e kadar nasıl geçtiğini bilmiyorum. Ben suçlamayı kabul etmiyorum. Maktulün elini beline atması sebebiyle kendi canımdan ve kız arkadaşım olan Gül’ün canından kaygı ettiğim için ben elimdeki bıçağı rastgele savurdum. Bıçak bana ilişkin bir bıçaktır” dedi.

Mahkeme heyeti, sanıkların tutukluluk halinin devamına karar vererek duruşmayı Nisan ayına erteledi.