Depremzede baba yüreklere umut olmak için yollara düştü

İzmir’de 30 Ekim 2020’de meydana gelen sarsıntıda oğlu Umut’u kaybeden, enkaz altındaki kızı Elif’e de 65 saat sonra kavuşan Oğuz Perinçek, kurdukları Yüreklere Umut Vakfı (YUVA) olarak zelzele bölgesine gitti. Bölgede hem gereksinim materyalleri ulaştırıp, hem de elektrik altyapısına dayanak olan Perinçek, “Deprem bölgesinde kendi acılarımı da her saniye hissettim lakin orada olmamız lazımdı” dedi.

İzmir sarsıntısında enkaz altından çıkarılırken itfaiye onbaşı Muammer Çelik’in parmağını tuttuğu imajlarıyla hafızalara kazınan Elif Perinçek’in annesi Seher Perinçek ve babası Oğuz Perinçek, zelzelede 7 yaşındaki oğulları Umut’u kaybetti. Çift, geçen müddet zarfında çocuklara hizmet eden YUVA’yı kurdu. Vakıf olarak çeşitli etkinliklere imza atan baba Oğuz Perinçek, Kahramanmaraş merkezli 10 ili etkileyen zelzele sonrası vakıf üyeleri ile birlikte yollara düştü. Çok sayıda erzakı bilhassa ulaşım sağlanamayan sarsıntıdan etkilenmiş uzak mahallelere ulaştıran Perinçek, elektrik elektronik mühendisi olarak elektrik altyapısındaki çalışmalara da dayanak verdi. 7 gün boyunca Hatay’da bulunan Perinçek, “İzmir’deki sarsıntıda biz çok büyük bir acı yaşadık. Zelzelede oğlumu kaybettim. Oradaki kayıpları, bir babanın hissedeceği acıyı yüreğimde hissettim. Bu yüzden bir an evvel yola çıktık ve herhalde onları en âlâ anlayan şahıslardan biri de bendim. Zelzele bölgesinde kendi acılarımı da her saniye hissettim lakin orada olmamız lazımdı. Bu kahırların azaltılmasını istiyorsak orada olmalıydık. Oradaki insanlara Elif’in babası olduğumu ve oğlumu kaybettiğimi söylediğimde insanların hali değişiyordu. Onları anladığımı anlıyorlardı” diye konuştu.

Buhar makinesi için elektrik sağladılar

Kırıkhan, Antakya ve İskenderun ilçelerinde bir hafta bulunduklarını söyleyen Perinçek, “Biz daha çok merkeze uzak olan ve ulaşılamayan bölgelere gitmeye çalıştık. Oradaki gereksinim sahiplerine elimizle gereç dağıttık. Şebekedeki eksiklikleri de gidermeye çalıştık. Elektrik, su, ısınma, haberleşme dertleri vardı. Arkadaşlarımızla birlikte dağıtım şirketinin de yönlendirmesi ile aciliyeti olan bölgelerde enerjilendirme süreçleri yaptık. Birtakım hastalar bir kadro aygıtlarını bağlayarak sıhhat gereksinimlerini karşılayabildiler. Örneğin bir vatandaşın buhar makinesi kullanması gerekiyordu. Bir panoya güç vererek vatandaşın kullanmasını sağladık. Bu benim için çok manalı ve kıymetliydi. Isınma ve aydınlatma konusunda da yarar oldu” sözlerini kullandı.

“Formül, hakikat yer ve hakikat yapı”

Bu süreçte tabanın ne kadar değerli olduğunu bir defa daha gördüklerini belirten Perinçek, kelamlarını şöyle konuştu;

“Hatay’da yer ne kadar sağlamsa yıkım ve kayıp o kadar az olmuş. Sert tabanlardaki meskenler hasar almamış lakin tabanı âlâ olmayan yerlerdeki tüm binalar yerle bir olmuş. Formül, yanlışsız taban ve yanlışsız yapı. Zelzeledeki inanılmaz kurtuluşlar katiyen kıymetli lakin binalarımız hiç yıkılmasın ve inanılmaz kurtuluşları konuşmamıza hiç gerek kalmasın. Kurtulan insanların yanında kaybettiğimiz binlerce insan da var. Münasebetiyle önlemleri alalım ve hiç kaybımız olmasın.”

“Her ne kadar canımı yaksa da”

Hatay’da çektiği görüntüde ise Perinçek, “Burada o hisleri, acıları ve badireleri tekrar tekrar hissediyorum. Buradakileri daha âlâ anlıyorum. Burada her bir saniyenin çok bedelli olduğunu yüreğimde hissediyorum. Bu enkazlarda bulunmak her ne kadar canımı yaksa da bunu insani bir vazife olarak algılayarak buraya geldik” kelamlarına yer verdi.

Perinçek, 15 gün sonra bölgeye tekrar gideceklerini ve bölgedeki halk ile irtibatta kalarak liste halinde konut mesken dolaşıp muhtaçlıkları temin edeceklerini söz etti.