Bir periyodun sırları Paşa’nın Sofracısı’nda

Gazeteci İhsan Aydın bir periyoda ışık tutuyor. Aydın, İsmet İnönü’nün en sevdiği yemekten deniz ve kitap tutkusuna, Mevhibe Nanım’ın teravih namazlarından, 6-7 Eylül olaylarının Pembe Köşk’teki yansımalarına kadar her şey Paşa’nın Sofracısı kitabında birinci ağızdan anlatılıyor.

Bursa’nın tecrübeli gazetecisi, Olay Gazetesi köşe müellifi İhsan Aydın, amcası Memiş Aydın’ın İsmet İnönü ve ailesi ile Pembe Köşk’te yaşadığı 3 yılı anlatan bir kitap kaleme aldı. İhsan Aydın, ’Paşa’nın Sofracısı’ isimli kitabının önsözünde, amcası Memiş Aydın’ın 14 yaşında, aklının ucundan bile geçmeyecek bir seyahatle kendisini birden Başşehir Ankara’da bir ülkenin geleceğini belirleyen Paşa’nın hanesinde, Türkiye tarihinin ağır izlerini taşıyan meşhur Pembe Köşk’te bulduğunu dikkat çekti. Aydın, “O’nun Bursa’nın en kırsalından, o vakit kasaba, bugün ilçe olan Harmancık’tan, İshaklar Köyü’nden Pembe Köşk’e, Paşa sofrasına kadar uzanan hikayesini, Türkiye’nin şiddetli yıllarına şahit olmasını, Paşa konağında yaşananları derlediğimiz bilgileri bu kitapta bulacaksınız. İbret verici hikayeler, İnönü Ailesi’ne karşı duyulan ön yargıları, gerçek hayattan, hafızalardan silinmeyecek anılarını okuyacaksınız” dedi.

Türkiye’nin o devir yaşadığı iç ve dış zorlukların, karşı karşıya kaldığı buhranların, çözülemeyen krizlerin ve bütün bunların bir Paşa köşkündeki yansımalarının birinci ağızdan aktarıldığı kitapta, Pembe Köşk’e ait bugüne kadar hiç duymadığınız bilgileri okurlarına aktaran Aydın, “Örneğin; İsmet İnönü’nün en sevdiği yemeği, kızın Özden İnönü’nün düğünü, Paşa’nın tıraş hassasiyetini, deniz tutkusu ve kitaba düşkünlüğünü, Mevhibe Nanım’ın teravih namazlarını, 6-7 Eylül olaylarının köşkteki yansımalarını his yüklü cümlelerde bulacaksınız” diye konuştu.

Memiş Aydın, İsmet İnönü’nün konut hayatına ait şu bilgileri aktardı;

“Paşa, konutta çalışanlar içinde en yakın benimle temas kurardı. İsmet Paşa’nın sıradan bir yurttaş üzere mütevazı bir konut hali vardı. Meskende, en çok kuru fasulye ile pilavı severdi. Doğal olarak bu yemekler, menümüzde sık sık yer alırdı. Kendisi aslında hiç yemek ayırmazdı. Yemekleri beğenmemek üzere adeti hiç yoktu. Hizmetlilerine karşı çok güzel davranırdı. Annesi Cevriye Hanım, Paşa’nın kendisi, eşi Mevhibe Hanım, oğulları Erdal ve Ömer İnönü ile kızı Özden Hanım’dan da hiç makûs bir kelam işitmedik.”