Cinayet zanlısından değişik savunma “Maktul zannediyorum yere düşen bıçağın üzerine düştü”

Eskişehir’deki bir parkta Hüseyin Koç’un (44) darp edilip bıçaklanarak öldürülmesiyle ilgili 7 sanık mahkemedeki birinci savunmalarını yaptı. Maktulü bıçakladığı argüman edilen tutuklu sanık Birdal E., savunmasında, “Maktul zannediyorum yere düşen bıçağın üzerine düştü” dedi.

Eskişehir 3. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davanın birinci celsesinde, maktul Hüseyin Koç’u ‘kasten öldürme’ hatasından tutuklu bulunan sanıklar Adnan E. ve Birdal E. duruşma salonunda hazır edildi. ‘Suçluyu kayırma’ ve ‘kasten öldürme’ hatasından tutuksuz yargılanan sanıklar Hüseyin C. ve Serdar E. ile Alaettin T., Ali E. ve Bircan E. duruşma salonunda hazır bulundu. Duruşmaya maktulün yakınları ve taraf avukatları katıldı.

“Maktulün toplumsal medya üzerinden bize hakaret içerikli bir kadro iletiler yazdığını duyuyorduk”

Mahkemedeki savunmasında maktulün toplumsal medya üzerinden tehditlerde bulunduğunu ve olay günü kendilerine saldırdığını söyleyen sanık Adnan E., “Maktulü tanıyorum. Maktul ile benim aramda rastgele bir hasımlık bulunmamaktadır. Olay tarihinden bir müddet evvel maktulün toplumsal medya üzerinden bize hakaret içerikli bir grup bildiriler yazdığını duyuyorduk. Olay tarihinde evdeydim. Saat 13.00 sularında amcamın çocuğu olan sanık Birdal konuta geldi. Bu sırada ben Birdal’ın konutundaydım. Birdal meskene geldiğinde kızının meskende olup olmadığını sordu. Kızı konutta değildi. Birdal da kızı için kesinlikle parka gitmiştir diye söyledi. Birdal çabukla meskenden aşağıya indi, ben de onun gerisinden indim. Dışarıda otomobilin içerisinde arkadaşlarım Hüseyin ve Serdar vardı. Birdal ile bu araca bindik. Birlikte Birdal’ın kızının kursuna gittiği mescide yanlışsız yola çıktık. Parkta çocukları görünce Birdal’ın kızının da çocuklarının ortasında bulunduğunu düşündük ve Birdal ile otomobilden indik. Biz parkın içerisinde Birdal’ın kızına bakarken maktul elindeki bıçakla Birdal’a saldırarak yaraladı. Ben maktulü sırtından tuttum. Maktul, bana ve Birdal’a daima elindeki bıçakla saldırıyordu. Birdal almış olduğu bıçak darbeleriyle sendelemişti lakin kendisini toparladıktan sonra maktulün elindeki bıçağı düşürmek için tekme attı. Maktulün elindeki bıçak yere düştü. Sonra biz üçümüz yere düştük. Ben bir orta maktulün elinden düşen bıçağı elime aldım. Bu ortada maktulün üzerinden bir şeyler daha çıkarttığını fark ettim lakin ne olduğunu algılayamadım. Demir kesimi usulünde bir alete benziyordu. Bu defa de bu demir modülüyle bize saldırıyordu. Yere düştükten sonra elimdeki bıçağın sap kısmıyla maktulün saldırısının önüne geçebilmek için maktulün diz kısmına bir kaç defa vurdum. Keskin tarafıyla vurmadım. Boğuşma sırasında Birdal’ın maktulün elindeki demir modülü olarak tanım ettiğim eşyayı alarak bununla birkaç sefer maktule vurduğunu gördüm. Birdal maktule vurmadan evvel de yani bu arbede sırasında daima maktule ‘senin bizimle alıp veremediğin ne, neden bizimle uğraşıyorsun’ halinde kelamlar söylüyordu. Maktul çok saldırgandı ve arbede sırasında biz ağır küfürler ediyordu. Daima bizi, ailemizi öldürmekle tehdit ediyordu. Bir orta maktulün yerde yattığını fark edince biz o şokla ne olduğunu anlayamadık. Olay yerinden ayrıldık. Birdal ile 1 gün dışarıda kaldık, sonra teslim olmaya karar verdik. Benim elimdeki bıçağı da biz karakola teslim ettik. Kendimi ve Birdal’ı savundum, öldürme kastıyla hareket etmiş değilim” dedi.

“Maktul zannediyorum yere düşen bıçağın üzerine düştü”

Savunmasında maktulü 35 yıldır tanıdığını ve ruhsal rahatsızlığı olduğunu öne süren Birdal E., “Maktul ile 35 yıllık bir arkadaşlığımız vardır. Ortamızda rastgele bir hasımlık bulunmamaktadır. Maktulün bazen davranışları birbirini tutmuyordu. Bazen çok güzel olabiliyordu, bazen mana veremediğimiz birtakım tutumlara giriyordu. Olay tarihinden evvel maktulün toplumsal medya üzerinden bize hakaret içerikli bir ekip iletiler yazdığını duymuştuk. Hatta etraftan maktulün bize ziyan vereceğine ait birtakım telaffuzlarda bulunduğunu da duyuyordum. Ben daima maktulün bu formda tutarsız davranışları, hakkımızda hakaret ve tehditlerde bulunması sebebiyle ondan kaçtım. Maktulün ruhsal rahatsızlığı vardı, raporu olduğunu biliyordum. Olay tarihinden bir yahut iki gün evvel yeğenimle karşılaşmıştık. Yeğenim maktulü kastederek, toplumsal medyada yeniden olumsuz birtakım paylaşımlarda bulunduğunu bizleri katledeceğine ait birtakım iletiler paylaştığını anlattı. Maktulü aradım, bizimle sıkıntısının ne olduğunu sordum fakat maktul beni dinlemiyordu. Çok ağır hakaretler etmeye başladı. Ben maktulün bu biçimde ağır hakaretlerinden ötürü huzursuz oldum. Meskene gittiğimde kızım yoktu. Kızım mescide kursa gidiyordu. Benim konuta vardığım saatlerde dönmüş olması gerekiyordu ama meskende olmayınca huzursuz oldum. Araçla mescide yanlışsız gittik. Parkın orada ben ve Adnan araçtan indik. Ben çocukların bulunduğu kısma bakarken birden Adnan’ın bağırmasını duydum. Bu sırada maktulün elindeki bıçakla beni sırtımdan vurduğunu fark ettim. Biz maktulü etkisiz hale getirmek için tutmaya çalıştık ama maktul elindeki bıçağı bize gerçek savuruyordu. Göğsümden yavaşça yaralandım. Maktul çok saldırgandı, elinde bıçak vardı. Ben maktulün bıçak olan eline tekme attım, bıçak yere düştü. Arbede halinde yere düştük. Maktul zannediyorum yere düşen bıçağın üzerine düştü, zira yerdeyken bir orta saldırganlığının azaldığını, güçsüzleştiğini fark ettim. Ben maktulü yerde tutarken belinden demir modülü gibisi bir eşya çıkarttı. Çabucak onu elinden aldım. Maktulü etkisizleştirmek ve bize olan saldırısının önüne geçebilmek için bu demir modülü eşyayla ona vurmaya başladım. Bu sırada sanık Serdar da oradaydı, gelip beni tuttu. Sanık Hüseyin de zannediyorum otomobilin yanında kalmıştı. Serdar beni tutunca ben maktulü bıraktım. Daha sonra hepimiz birlikte otomobile bindik. Elimdeki demir kesimine benzeyen eşyayı da ben parkta attım. Sanık Hüseyin’den bizi meskene bırakmasını istedik. Hüseyin bizi konuta bıraktı. Maktulü öldürme, yaralama kastıyla hareket etmiş değilim” sözlerini kullandı.

Tutuksuz sanıklar Hüseyin C., Serdar E., Alaettin T., Ali E. ve Bircan E. üzerlerine atılı ‘suçluyu kayırma’ hengameye iştirak etmediklerini söyleyerek suçlamasını reddettiler.

Mahkeme heyeti, sanıkların mevcut tutukluluk hallerinin devamına hükmederek duruşmayı 2 Mayıs’a erteledi.

Olay anı cep telefonu kamerasına yansımıştı

2022’nin Ağustos ayında Şirintepe Mahallesi’nde bulunan bir parkta Hüseyin Koç ile bir küme ortasında arbede çıktı. Hengame esnasında Hüseyin Koç darp edilip bıçakla yaralandı. Şüpheliler olay yerinden kaçarken Hüseyin Koç kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetti. Olayla ilgili inceleme başlatan Vilayet Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şubesi Gasp ve Cinayet Ofis Amirliği gruplarınca, Birdal E., Hüseyin C., Adnan E., Serdar E. ile kaçmalarına yardım ettikleri öne sürülen Alaettin T., Ali E. ve Bircan E. yakalanarak gözaltına alındı. Emniyetteki süreçlerinin akabinde adliyeye sevk edilen şüphelilerden Adnan E. ile Birdal E.’nin tutuklanırken, öbür 5 kuşkulu isimli denetim kuralıyla hür bırakılmıştı. Olayın gerçekleştiği anlar ise parkın yakınlarındaki bir meskende yaşayan kişi tarafından balkondan cep telefonu kamerasıyla kaydedilmişti.