Keçiboynuzu ile kansızlık (Anemi) tedavisi mümkün mü? Keçiboynuzu faydaları nelerdir? Keçiboynuzu nasıl tüketilir?

Bu yazımızda keçiboynuzu ile ilgili birbirinden faydalı bilgiler paylaştık. İki dirhem bir çekirdek deyişinin hikayesinin keçiboynuzu ile ilgili olduğunu biliyor musunuz? Birçok faydası bulunan keçiboynuzu ile ilgili bu yazımızda kansızlık tedavisinde kullanımı için tarifler paylaştık. Keçiboynuzu nedir? Keçiboynuzu faydaları ve zararları nelerdir? Keçiboynuzu neye iyi gelir? Keçiboynuzu tohumu nedir? Keçiboynuzu özü nedir? Anemi belirtileri nelerdir? Evde keçiboynuzu ile anemi tedavisi mümkün mü? Hepsi ve daha fazlası için keyifli okumalar dileriz…

Keçiboynuzu nedir?

Harnup adıyla da bilinen keçiboynuzu, baklagiller familyasının üyesidir. Genel olarak Akdeniz ikliminde doğal olarak yetişen ve hem kabuğu hem de meyveleri yenebilen bir bitkidir. Ağaç formunda yetişen keçiboynuzu, yeşil çalı formunda da yetişebilir. Uzun ömürlü bu ağaç yaklaşık 10 metre boya sahiptir. Maki cinsi bir ağaç olan keçiboynuzunun yaprakları koyu yeşil renkte ve sert yapıdadır. Karşılıklı dizilen ve birleşik yapraklara sahiptir. Yaprak boyları ise 10-20 cm kadardır.

Keçiboynuzu çiçekleri ise; açık yeşilimsi ve kırmızı renktedir. Küçük ve çok sayıdadırlar. Görüntüleri kadar güzel kokmazlar. Çiçekleri eylül ya da ekim aylarında açarlar. Keçiboynuzu ağacı ilk 15 yıl hiç meyve vermez. Erkek ağaçlar hiç meyve vermemektedir. Ancak meyve veren ağaçlardan yılda elde edilen meyve 1 ton kadardır.

Keçiboynuzunun meyvelerinin olduğundan bahsetmiştik. Ağacın meyvelerine keçiboynuzu denmektedir. İlk zamanlar yeşil olan bu meyveler olgunlaştıkça kahverengiye dönmektedir. Boyları ise 15-20 cm kadar olmaktadır. Keçiboynuzu taze iken yumuşak ve tatlıdır. Her keçiboynuzu yani baklanın içerisinde 15 kadar sert kabuklu tohumlar bulunmaktadır. Bu tohumlar trigosol adlı bir madde içerir. Bu da uzun zaman kendi öz ağırlığı koruduğu ve suyu içine zor geçirdiği anlamına gelmektedir. Bu tohumların öz ağırlığını koruduğu için Osmanlı zamanlarında ölçü birimi olarak kullanıldığını biliyor muydunuz?

Söylediğimiz gibi kokusu pek sevilmese de mutlaka tüketilmesi gereken keçiboynuzu son zamanların en faydalı bitkilerinden biridir. Vücudumuzda birbirinden çok ve farklı etkilere sahip olan keçiboynuzunun faydalarını dilerseniz daha detaylı inceleyelim.

Keçiboynuzunun faydaları nelerdir? 

İlk olarak kemik gelişimine olan etkilerinden başlamak istedik. Birçok annenin çocukları için özünden ve pekmezinden yararlandığı keçiboynuzu, gözde bitkilerdendir. Hamile anneler içinde doktorlar tarafımdan tüketimi önerilmekte ve kalsiyum desteği için tercih edilen tedavi yöntemlerinden biridir. Yüksek kalsiyum içeriği ile kemiklerinizin sağlığı ve gelişimi için oldukça faydalıdır. Çocukların ve yaşlıların günde 1 kaşık tüketimi kemikleri dinç tutar.  Kadınlarda özellikle menopozdan sonra oluşan kemik erimesi riskini tamamen denecek kadar olumlu yönde etkilemektedir.

Regl dönemlerinin de kurtarıcısı olan keçiboynuzu, genellikle kasıklarda ve iç bacaklarda hissedilen ağırlık hissini hafifletir ve krampları giderir.

Tüm canlıların hayatta kalması için gerekli olan antioksidanlar aynı zamanda vücut fonksiyonlarının sağlıklı şekilde çalışması için bulunması ve alınması gereken bir maddedir. Bu ihtiyaç için keçiboynuzu harika bir tercih olacaktır. Çünkü keçiboynuzu tam bir antioksidan deposudur. En çok kış mevsiminde ihtiyaç duyduğumuz antioksidanlar, keçiboynuzu tüketilerek beden sağlığını güçlendirmek ve direnci arttırmak için tercih edilmektedir.

Kilo vermek için diyetlerde de sıkça tercih edilen keçiboynuzu, zengin lif içeriği sayesinde tok tutmakta ve uzun süre açlık hissi yaratmamaktadır. Diyetler de özellikle zorlandığımız kısım ise; tatlı tüketimidir. Tatlı krizlerini gideren, çikolata tüketmemek için iyi bir yöntemdir. Keçiboynuzu, kakaonun içindeki kalsiyumdan 2 kat daha fazla kalsiyum içerir.

Sigara düşmanı olan keçiboynuzu, sigara kullananların ise koruyucu dostudur. Akciğerleri temizleyen keçiboynuzunun sigaranın diğer zararlı etkilerini azalttığı ve akciğer kanserini önlediği bilinmektedir. Sadece akciğerlerinize değil görüntü olarak da problem yaratan sigaranın diğer yan etkisi dişleri sarartmasıdır. Bu durumdan dolayı şikayet eden ve çeşitli ürünler kullananlara müjdemiz var. Keçiboynuzunun diş beyazlatma özelliğine sahip olduğunu biliyor muydunuz? Diş etlerini de güçlendiren keçiboynuzu bembeyaz bir gülüşe sahip olmanıza da yardımcı olur. Nasıl mı? Tabi ki içerisindeki kalsiyum ve anti bakteriyel özelliği sayesinde.

Dış görünüşe etkisi sadece beyaz dişler ve gülüşler değil. Cilt içinde yüzyıllardır kullanılan keçiboynuzu, içeriğindeki yağ asitleri, A ve E vitamini sayesinde cildi içten dışa besler ve nemlendirir. Saç, tırnak sağlığı içinde tercih edilmektedir.

Diyabet problemi olanlar içinde keçiboynuzu oldukça faydalıdır. Kan şekerini düzenlediği ve kötü kolesterolü azalttığı bilinmektedir.

Aneminin tedavisinde etkili olan keçiboynuzu içindeki bol miktarda E vitamini ile kansızlık şikayeti olanlara şifa olmaktadır. Özellikle keçiboynuzu pekmezini tüketerek anemi ile daha kolay şekilde baş etmeniz mümkündür. Çocuklara aç karnına verilen keçiboynuzu pekmezi hem iştah açmakta hem de kansızlığı gidermektedir.

Keçiboynuzu neye iyi gelir?

Faydalarında da bahsettiğimiz gibi antioksidan özelliği sayesinde doğal bir antibiyotiktir. Keçiboynuzu kalp damar sağlığı içinde oldukça faydalıdır. Kanı temizleme özelliği sayesinde damar tıkanıklıklarını engellemektedir. Özellikle kış aylarında şiddetli öksürük, bronşit, grip gibi hastalıklara birebir çözüm olan keçiboynuzu, astım atakları ve nefes darlığı içinde çok etkilidir. Balgam söktüren özelliğe sahiptir. Ayrıca çoğu erkeğin yaşadığı problemlerden biri olan, çocuk sahibi olamamaya birçok fayda sağlamaktadır. Hareketli sperm sayısını arttırırken sperm sayısının az oluşundan kaynaklı çocuk sahibi olamayanlara ideal bir bitkisel çözümdür. Keçiboynuzunun birçok faydası bulunmakta peki ya keçiboynuzunun zararları var mıdır? İşte cevabı…

Keçiboynuzunun zararları nelerdir?

Keçiboynuzunun bilinen bir zararı bulunmamaktadır. Ancak aşırı tüketiminde baş dönmesi ve mide bulantısı gibi şikayetler yaratabilir. Lifli bir besin olduğu için müshil etkisi yaratıp ishal görülebilir. Her bitkide olduğu gibi hamilelikte aşırı tüketimi sakıncalı olabilir. Kan inceltici ilaç kullanan hastalar için keçiboynuzu tüketimi doktora danışmadan tüketilmemelidir. Ayrıca fındık ve baklagiller alerjisine sahip olan kişiler keçiboynuzunun çekirdeklerinden ve çekirdeklerinden elde edilen yiyeceklerden uzak durması söylenmektedir.

Keçiboynuzu ile ilgili en çok merak edilenler 

Sizlerle keçiboynuzu ile ilgili birçok bilgi paylaştık. Şimdi ise keçiboynuzu ile ilgili en çok merak edilenlere geldik. Keçiboynuzu tohumu, keçiboynuzu unu, keçiboynuzu özü gibi birçok kullanım alanlarından bahsederken ilginç hikayeler de paylaşacağız. Dilerseniz başlayalım.

Keçiboynuzu kullanımı

Keçiboynuzunun hem meyveleri hem çekirdekleri kullanılmaktadır. Keçiboynuzu meyveleri öksürük ilaçlarında kullanılırken çiğneme tütününe de tat vermek için katılmaktadır. Keçiboynuzu meyvesinden pekmez yapılmaktadır. Tohumlarından ise elde edilen balsam ile tekstil sektöründe apreleme işlemi için kullanılmaktadır. Çikolata imalatında ise tatlandırıcı olarak kullanılır. Aynı zamanda cinsel gücü arttırma özelliğinden dolayı afrodizyaklarda da kullanılmaktadır. Eski dönemlerde öksürük hastalıklarında tercih edilen keçiboynuzu, tohumları ise ölçü birimi olarak kullanılmaktaydı.

Keçiboynuzu tohumu

Keçiboynuzu çekirdeği de denen bu tohumlar doğada ağırlığı değişmeyen sayılı tohumlardan biridir. Bildiğin tüm tohumlu bitkilerden yalnızca keçiboynuzu suda bekletildikten uzun süre sonra filizlenmektedir. Bu durum hem meyvesinden çıktıktan sonra sabit ve son ağırlığını aldığı için hem de çok kuruduğundan kaynaklı olarak içine su alma olasılığı çok az ve çok fazla zaman aldığı içindir. Bu nedenle eski dönemlerde Osmanlılar, Selçuklular ve hatta Araplar bile ağırlık ölçüsü olarak kullanmıştır. Nasıl mı? Hemen anlatalım. 16 tanesi 1 dirhem etmekte ve dirhem değişmekle birlikte 3 gramdır. Satıcı 32 adet çekirdek yani 2 dirhemlik bir şey satarken eğer 1 çekirdek fazla koyarak tartarsa bu, malı alanın itibarını göstermektedir. Günümüzde sıkça kullandığımız ‘iki dirhem bir çekirdek’ deyişi bu hikayeden gelmektedir.

Keçiboynuzu özü

Keçiboynuzu özü, keçiboynuzu meyvesinden elde edilir. Çeşitli işlemlerden geçerek sıvı konsantre getirilmiş halidir. Bronşları açan ve nefes darlığına iyi gelen keçiboynuzu, göğsü yumuşatır ve göğüs ağrılarını azaltır. Balgam ve öksürük için tercih edilen keçiboynuzu özü, mide ve bağırdak hastalıklarında da bir o kadar etkilidir. Sinirleri yatıştırır. Kansızlığa karşı etkilidir. Cinsel gücü arttırmak için doğal bir çözümdür. İçerdiği yüksek fosfor, kalsiyum ve potasyum sayesinde zeka ve kemik gelişimi içi tercih edilir. Hafızayı güçlendirir. Özellikle kahvaltılarda bal, reçel gibi gıdaların yerini de tutmaktadır. Yetişkinlerde sabah akşam aç karnına 2 yemek kaşığı tüketilebilir. Çocuklarda ise; kahvaltı da 1 yemek kaşığı yeterli olacaktır.  Su ile karıştırılıp meyve suyu, tahin ve yoğurtla karıştırılarak aroma elde edilebilir.

Keçiboynuzu pekmezi

Keçiboynuzu tüketimi ile bağışıklık sisteminizi güçlendirebilir. Soğuk algınlığından korunabilirsiniz. Karaciğer, akciğerlerin sağlığının yanı sıra bağırsak ve mideden kurt, solucan ve parazitleri temizler. Midedeki şişkinliği giderir. Cilde parlaklık kazandırarak yaşlanma görüntüsünden kurtarır. İçeriğindeki E vitamini ile anemi yani kansızlık içinde sıkça tercih edilmektedir.

Keçiboynuzları yıkandıktan sonra ezilir. Üzeri geçene kadar su eklenip 1 gün bekletilir.  1 saat kaynatılır. Tülbent yardımı ile sıkılarak suyu ve posası birbirinden ayrılır. Ayrılan suya keçiboynuzunun ağırlığı kadar limon ve şeker eklenir, orta ateşte 7-8 saat karıştırarak pişirilir. Soğuyan pekmez kavanozlarda serin ortamlarda korunur.

Birbirine çok karıştırılan bir duruma açıklık getirmek istedik. Keçiboynuzu özü ve keçiboynuzu pekmezi aynı şey değildir. Keçiboynuzu pekmezi, elde edilme şekli ile keçiboynuzundan farklıdır. Pekmez kaynatılıp içine şeker ve limon eklenmesiyle elde edilir. Ancak keçiboynuzu özünde hiç bir ilave besin yoktur ve kaynatma işlemi bulunmamaktadır. 

Keçiboynuzu unu

Keçiboynuzu meyve olarak tüketildiği gibi çeşitli formları da oldukça tercih edilmektedir. Meyvesi kurutularak elde edilen bu meyvenin unu sağlıklı beslenmek için ideal bir besindir. Keçiboynuzu çekirdeklerinden ayrılıp öğütülür. Harnup unu olarak da bilinen keçiboynuzu unu, A ve C vitamini açısından zenginliği ve sodyum içeriği ile oldukça faydalıdır. Diyetlerde de kullanılan keçiboynuzu unu antioksidan özelliğe sahiptir. Bu elde ettiğiniz keçiboynuzu unu ile kış aylarında birçok hastalığa karşı savaşmak için çaylar hazırlayıp tüketebilirsiniz. Çocuklara faydalı ve bol değerli bir karışım için sütlerine keçiboynuzu unu katabilirsiniz. Şekersiz ve kakaosuz birçok meyveli kurabiyeler hazırlayabilirsiniz.

Keçiboynuzu tozu

Keçiboynuzu unu gibi tozunu da aktar ya da büyük marketlerden elde edebilirsiniz. E-alışveriş sayesinde de edinebileceğiniz bu tozu keçiboynuzlarının uygun şekilde toplanıp, hava ile teması engellenir ve öğütülür. En son hava ile temas etmeden ambalajlanan hali market raflarında gördüğümüz halidir. Hijyen açısından teneke kutularda satılanlar daha çok önerilmektedir. Çünkü özel vakumlama işlemi ile paketlenmektedir. Öğütülen keçiboynuzu tozu, zengin içeriği ile vücutta çözünmeyi ve emilimi hızlandırır. Kullanım kolaylığı sağlayan keçiboynuzu tozu en çok kış mevsiminde tüketildiği bilinmektedir. Keçiboynuzu meyvesinin tadını sevmeyenler ve tüketmek istemeyenler için ideal ve pratik bir üründür.

Keçiboynuzu ağacı

Ülkemizin coğrafi özelliklerinden dolayı hemen her meyve ağacı yetişebilmektedir. Bunların içinde keçiboynuzu da vardır. Oldukça uzun ömre sahip keçiboynuzu ağacı, Akdeniz iklimini tercihen doğal şekilde yetişir. Ülkemizde en çok yetişen bitkiler arasında yer almaktadır. Keçiboynuzu ağacının çiçekleri küçük ve çok sayıdadır. Yılın 12 ayında da dikilebilen bu ağaç, ilkbahar ve yaz aylarında çiçek açmaktadır. Kış mevsiminde her meyve ağacı gibi yaprak dökmektedir. Keçiboynuzu ağacının kökleri 15 metre derine kadar inmektedir. Çok ilginçtir ki; keçiboynuzu ağacı taşlı kireçli ve hatta kalitesiz topraklarda daha verimli yetişmektedir. Özellikle de erozyon tehlikesi olan topraklarda yetişmeyi sevmektedir.

Kansızlığa (Anemi) iyi gelen keçiboynuzu çayı nasıl hazırlanır?

Keçiboynuzu çayının birçok formu bulunmaktadır. Toz veya yaprak şekilde edinebileceğiniz keçiboynuzu çayının, her iki formu da serin ve kuru yerde saklanmalıdır. Keçiboynuzu çayını sıcak ya da soğuk tüketmeniz fark etmez. Nasıl dilerseniz o şekilde tüketebilirsiniz. 5 adet orta boy keçiboynuzunu yıkayıp birkaç parçaya kırın. Keçiboynuzlarını 500 ml kadar kaynamış suyun içine koyun. 10 dakika demledikten sonra süzüp tüketebilirsiniz. Daha az yapmak isteyenler için her bir keçiboynuzu başına 100 ml su ölçüsünü kullanabilirsiniz. Bu lezzetli çayın içeriğindeki zengin mineral ve vitaminlerden bazıları A, B, B2, B3 ve D vitamini, demir, kalsiyum, fosfor, magnezyum ve çinko açısından da oldukça zengindir. Bu sahip olduğu değerler sayesinde diş ve kemik sağlığı, cinsel takviye, prostat enfeksiyonu, kansızlık gibi rahatsızlıklara iyi gelmektedir.

Keçiboynuzu ile kansızlık (Anemi) tedavisi kürü tarifleri 

Şimdi sizlere birbirinden faydalı ve pratik kür tarifleri paylaşacağız. Kansızlık problemi yaşıyorsanız bu tariflerden birini mutlaka denemelisiniz. Dilerseniz ilk tarifimiz ile başlayalım.

Keçiboynuzu ve roibos çayı tarifi

Bu tarifimizdeki tek püf nokta cam ya da porselen çaydanlıkta demlemektir. 1 tatlı kaşığı roibos çayı ve 1 tatlı kaşığı keçiboynuzu çayı ekleyip 2 su bardağı kaynamış suya eklenir. 30 dakika daha demlendikten sonra dilerseniz süzüp dilerseniz süzmeden tüketebilirsiniz. Tatlandırmak için şeker yerine pekmez kullanmanız çayın daha etkili olmasını sağlayacaktır. Günde 2 bardak tüketebileceğiniz bu çay tedavi sürecini oldukça hızlandıracaktır. Kansızlık rahatsızlığının sebep olduğu iştahsızlık ve çarpıntıyı engeller. Keçiboynuzu ise kan yapıcı özelliği sayesinde roibos çayı ile buluştuğunda harika etkilere sahiptir.

Keçiboynuzu ve maydanoz çayı tarifi

Bağışıklık sistemini güçlendirerek kan hücrelerini arttırmak için seçilen bu harika tarifi mutlaka denemelisiniz. 1 tatlı kaşığı kuru maydanoz ve 1 yemek kaşığı keçiboynuzu çayı birlikte 200 ml su ile 5 dakika demlenir. Normalde maydanoz çayının tadı biraz acıdır ancak keçiboynuzu sayesinde tatlanacaktır. Ama gene de tatlandırma ihtiyacı duyarsanız bal ya da pekmez tercih etmenizi öneririz. Çayı günde 1 kere tüketerek kansızlık probleminden olabildiğince çabuk kurtulacaksınız. 

Keçiboynuzu ve ısırgan otu çayı tarifi

2 bardak henüz kaynamış suyuna 4 çay kaşığı ısırgan otu çayı ve 1 tatlı kaşığı keçiboynuzu tozu ekleyin. Kısık ateşte sadece 1 dakika kaynatın. Neden bu kadar kısa süre kaynatıyoruz diye sorarsanız. Sebebi fazla kaynatma sonunca ısırgan otunun içeriğini kaybetmesidir. Bu sebeple de keçiboynuzu çayı yerine tozunu kullandık. Günde 2 bardaktan fazla tüketmemeye dikkat edin. Isırgan otunun faydalarından başka bir yazımızda detaylı şekilde bahsetmiştik. Ancak kansızlık problemi için halsizliğe iyi gelmektedir. Yorgunluğu gideren özelliği ile kansızlığı oldukça iyi gelmektedir. Keçiboynuzu kan yapma özelliği ile kansızlık tedavisi için listelerde baş sıralardadır.

Keçiboynuzu ve mursala çayı tarifi

Çeşme suyundaki kireçlerden dolayı hazır su kullanmanız daha iyi olacaktır. Mursala bitkisinden 1 dalı ve 1 küçük boy keçiboynuzunu 1 bardak sıcak suda 15 dakika demleyin. Eğer mursalayı toz çay olarak elde ettiyseniz 1 yemek kaşığından daha az kullanmanız yeterli olacaktır. Bu çayı demledikten sonra hemen tüketmelisiniz çünkü yarım saat içerisinde etkisini kaybeden bu çay tarifimiz, taze taze içilecek kadar demlenmelidir. Tatlandırmak için şeker kullanmayın. Çünkü çayın tadını tamamen değiştirir. Gene bal ya da pekmez ile tatlandırmanız daha sağlıklı olacaktır. Günde 2 bardaktan fazzla tüketilmemesi gereken bu çayın kansızlığa olan etkisi ise; karaciğerin daha verimli çalışmasını sağlayarak kan yapımını hızlandırır. Keçiboynuzu da kan hücrelerini yenileyerek yeni kan oluşturur. Bu tarifin size doping etkisi yaratacağından eminiz.

Keçiboynuzu ve limon otu çayı tarifi

Bu tarifimiz daha ekşimsi ama tatlıya kaçan lezzetleri sevenler için diyebiliriz. 30 gram kurutulmuş limon otu ve 3 adet orta boy keçiboynuzu ile demleyeceğiniz bu çayı 1 litre su ile hazırlayacaksınız. ! litre kaynar suya eklenen bu çayı 20-25 dakika demleyin ve tatlandırarak tüketebilirsiniz. Ancak bu kez dilerseniz şeker ile tatlandırabilirsiniz. Günde 2 kere tüketebileceğiniz bu çayı, ilk bardaktan sonra 18 saat geçmeden tüketilmesi daha etkili olacaktır. Keçiboynuzu yeni kan hücreleri üretirken limon otu ise bu oluşan kan hücrelerini beslemek için gerekli minerallerin emilimini hızlandırır. Oldukça çabuk sonuç alabileceğiniz bu çayı fındık, badem ya da kurutulmuş meyve ile tüketmeniz daha faydalı ve etkili olacaktır.

Keçiboynuzu ve melisa çayı tarifi

Halsizlikler için sıkça tercih edilen melisa çayını keçiboynuzu ile buluşturduk. Melisa çayını, kansızlık tedavisinde halsizlik, yorgunluk gibi şikayetler için kullanacağız. Keçiboynuzu ise gene kan yapıcı görevinde bu tarifimizde. 1 çay kaşığı melisa kurusu ve 1 çay kaşığı keçiboynuzu tozu ile birlikte 10-15 dakika boyunca 2 su bardağı kaynar suda demleyin. Tercihe göre sıcak veya sıcak tüketilen bu çayı günde 2 kez tüketmeniz yeterli olacaktır. Ancak her seferinde taze demlenmesi daha tesirli olacaktır. Tatlandırmak içinse gene bal ya da keçiboynuzu özü, pekmezi kullanmanız daha faydalıdır.

Kansızlık (Anemi) hakkında genel bilgiler 

Alyuvar sayısının azalması ve hemoglobin proteinin standart seviyenin altına düşmesi durumuna kansızlık (anemi) denir. Hemoglobin, kana rengini veren ve üretilen oksijenin uygun hücrelere taşınmasına sağlayan proteine verilen addır. Sonradan ortaya çıkabildiği gibi doğuştan da gelebilen aneminin birçok tipi bulunmaktadır. En çok bilinen tipleri;

• Demir eksikliği anemisi, en çok görülen tiptir. Demir eksikliği sonucunda ortaya çıkan bu tip anemi, demir takviyesi almayan ya da mide ülseri ve kanserlerden kaynaklanabilir. İliğin alyuvar hücrelerinin ihtiyacı olan hemoglobini yapabilmesi için demir gerekir. Yeterli demir olmadan alyuvar yani kırmızı kan hücrelerinin üretimi için gerektiği kadar üretilemez. Bu tip böyle oluşmaktadır.
• Vitamin eksikliği anemisi, demir eksikliği anemisinden sonra görülen en sık tip anemidir. Vücudumuz sadece sağlıklı alyuvar üretmek için demire ihtiyaç duymaz. Demirin yanı sıra B12 vitamini de gereklidir. B12 eksikliği sonucunda bağırsaklarda emilim problemleri ortaya çıkar ve bunun sonucunda bu tip anemi ortaya çıkar.
• Kronik hastalık anemisi, Böbrek, hastalığı, crohn hastalığı, kanser gibi bazı iltihaplı hastalıklar sağlıklı alyuvar hücresi üretimi engeller. Buna da kronik hastalık anemisi denir.

 Anemi sadece belirteler de ki gibi kalmıyor. Birçok soruna yol açıyor. Anemi, hipoksi dediğimiz bir problem oluşturmaktadır. Hipoksi, dokulara yeterli oksijenin gitmemesi durumudur. Bunun sonucunda organlar da zorlanmaya ve zamanla fonksiyonları yitirmeye başlıyor. Bu zorlanmadan dolayı ellerde ve ayaklarda uyuşmalar meydana gelir. Peki ya kansızlığın bu uyuşmalar dışında belirtileri nelerdir? İşte cevabı…

Kansızlığın (Anemi) belirtileri nelerdir?

En başta halsizlik, baş dönmesi, saç dökülmesinin yanı sıra göz kararması, konsantrasyon bozukluğu da görülmektedir. Yüzde ya da tırnaklar da solgunluklar oluşur. Unutkanlık, kulak çınlaması, nefes darlığı, üşüme ve hatta huzursuz bacak sendromu bile aneminin belirtisi olabilir.

Kansızlık (Anemi) neden olur?

Kansızlığa sebep olan en büyük sebebi demir eksikliği, B12 eksikliği ve folik asit eksikliğidir. Genelde erişkinlik döneminde ortaya çıkan kansızlık, kadınların regl dönemlerindeki fazla kanamadan kaynaklı ortaya çıkabilir.

Kronik hastalıkların sebep olduğu kansızlık, travma ya da iç kanama sebepli de olabilir. Doğuştan gelen anemiler genelde genetik faktörlere bağlıdır.

Akdeniz anemisi ismiyle bilenen bu anemi türü tıptaki adıyla orak hücre hastalığı ya da talasemiler denir. Alyuvar üretiminde önemli role sahip olan, folik asit ve B12 yönünden fakir beslenmek anemiye yol açabilir. Besinlerin dengeli ve yeterli şekilde tüketilmesi durumunda anemi büyük ölçüde engellenmektedir.

En çok merak edilen ve sık sorulan sorular

Bu bölümde sizler için hem keçiboynuzu hem de kansızlık diğer adıyla anemi ile ilgli en çok merak edilen ve sık sorulan soruları cevapladık. Dilerseniz başlayalım. 

Kansızlık (Anemi) adet düzensizliği yapar mı?

Vücudun yenilenememesine sebep olan kansızlık sonucu rahmin iç yüzü yenilenemeyebilir. Bu sebeple adet düzensizlikleri görülebilir. Özellikle B12 vitamini düşüklüğünün etkilediği bu durum adet kanamasını tamamen kesebilir.

Kansızlık (Anemi) ameliyat olmaya engel olur mu?

Ameliyat öncesi hastaya anestezi bölümünde birçok test yapılmaktadır. Bu testlerin içinde kan sayımı da vardır. Eğer sonuçlarda kansızlık tespit edilirse, ameliyat öncesinde düzeltilip ameliyat esnasındaki riskli durumlar için torba kan hazırlanır. Kısaca sorumuzun cevabı geçici olarak kansızlık ameliyat olmaya engel olmaktadır.

Kansızlığa ne iyi gelir?

İstridye mantarı, şeker kamışı, kuru meyveler, patates, tam buğday ve tahıllar, ıspanak, brokoli, koyu yeşil sebzeler, fasulye gibi yiyeceklerin yanı sıra daha çok kuruyemişlerin daha faydalı olduğu bilinmektedir. Kuruyemişlerden; fındık, badem, kaju, çam fıstığı tüketimi oldukça fayda sağlamaktadır.

Aşırı kansızlık (Anemi) tedavi edilmezse ne olur?

Eğer dokulara ulaşması gerekenden daha az miktarda oksijen giderse kansızlık uzun süre devam eder. Bu sayede organlar zorlanarak çalışır ve özellikle kalp büyür ve kalbin çalışma fonksiyonu yetmemektedir. Kalp yetmezliğine sebep olmaktadır. Bu yüzden mutlaka kansızlığın tedavi edilmesi gerekir.

Keçiboynuzu özü cinsel gücü artırır mı?

Günde taze olarak 3-4 adet keçiboynuzu tüketimi uygundur. Bu sayede kabızlığı önlemektedir.

Keçiboynuzu ne kadar tüketilmeli?

Günde taze olarak 3-4 adet keçiboynuzu tüketimi uygundur. Bu sayede kabızlığı önlemektedir.

Önemli Uyarı: Burada belirtilen sağlık bilgileri, maske tarifleri, kür tarifleri ve bilimum detaylar internet ortamından derlenmiştir. Doktor tavsiyesi değildir. Genel bilgiler olup doğruluğu teyit edilmemiştir. Bu tür tariflerin her vücutta düzenli ilaç kullanımı, çeşitli hastalıklar, vücut hassasiyetleri veya aşırı kullanımlar sebebiyle farklı sonuç verebileceği unutulmamalıdır. Dolayısıyla doktor kontrolü ve doktorunuzun vereceği miktarlar dışında bu tür tarif veya kürleri kullanmamanız tavsiye edilmektedir.  Sitemizde yer alan bilgiler reçete değildir. Tavsiye niteliği taşımaz. Yine de burada yazan bilgilerden ötürü kullanımlardan doğabilecek zararlardan kişinin kendisi sorumlu olup cemre.com internet sitesi ve yazarları sorumlu tutulamaz.